Her işin, her düşüncenin iyi ve kötü yanı olması. Aslında bu da bir kötü yanı olsa da, kötü yanının olması da işin iyi yanı. Çünkü kötü yandan kastımız eksiklik, olgunlaşmamışlık. Olgunlaşmamışsa ve eksik yanı varsa zaman içinde daha da iyi, daha kusursuz olabileceği manasına gelir bu. Bu da ne olgunlaşma sürecinin uzunluğunun kaliteyi direkt etkilediğini gösterir bize.
Ama konumuz o değil ki, gerçekliğe dönüyoruz o yüzden. Yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz ve yaşacağımız her türlü deneyim bize 2 kapı açacaktır. Olası pozitif sonuçlar, olası negatif sonuçlar. İşin kötü yanı ise bu kapıların birbirine bağlı olması ve tekini açtığınızda ikisinin birden açılması. Ama bu kötü yanın iyi bir yan olmasının sebebiyse kötü yana açılan bir kapının kapatılmasının ileri vadede başarı oranını gözle görülür bir şekilde arttırması(En azından sağlıklı denekler üzerinde). Bu da bizi şu güzel sonuca ulaştırır ki: kısa vadede bize kötü görülen(görülen mi yoksa görünen mi yazayım bilemedim) bazı ve bazı olayların uzun vadede bize kattığı yararlar aslında onun kötü bir yan olmadığını, sadece bakış açımızdan dolayı öyle göründüğüdür.
Gayet pozitivist göründüm değil mi ? Evet. Ama öyle değil, teorik olarak karamsar bir insanımdır(teorik olarak). Karamsarlık hata yapmamak için elinden geleni yapmaktır. O zaman bu karamsarlık da değildir. Tee lisedeyken dersane hocamın söylediği bir söz vardı "korkanın anası ağlamaz" haklıydı. Olası sonuçları görüp ona göre davranmak bizi olgunlaştırır, hata yapma riskimizi azaltır. Lakin hata yapma riskimiz o kadar yüksektir ki, hata yapmadan yaşamamız mümkün değildir. Ama hataların aslında hata olmadığını bir önceki paragrafta açıkladım. O yüzden korkacak bir şey yok. YAŞAYIN! istediğiniz gibi, hata yapmaktan korkmadan, bir tane hayatınız var zaten. Neden korkuyorsunuz ?
CİLLİCORT TAKIMI
"Yanlış zamanda, yanlış yerde"
Vesikalılar
- 657 (2)
- çekirdekçi musto (1)
- dario argento (2)
- haymatlos (2)
- jjskiss (6)
- kilotcu kiz (1)
- MADAM (2)
- miniktosba (9)
- prezeci (1)
- quaviel (2)
- reşo (1)
- spiritualerening (8)
- Uyanık gundimsi (4)
- wiep (1)
- yeniyetme (2)
Aralık 01, 2011
Kasım 10, 2011
yazar kafa
Yolumu bulabilmek icin doke saca kaciyorum. Kiriklardan sana geri donebilir miyim dersin? Tum kiskancliklarimi yanimda goturuyorum. Onlara bir gun ihtiyacim olacak. Bilincli tuketiciler islerini bilirler. "Benden baskasina dokunmussun"lar bileklerimde. Bombalarin arasindan geciyorum. Kulagimda patlama sesleri. Herkesin bildiklerini yuzume gozume bulastiriyorum. Temizleyemiyorum aklimin mintikasini. Etrafimda yalanlar, yalancilar. Hani bir sanatci olsam, "Altin Tabanca" odulu verilse bana; bambambambam. Ya da ucsam. Ucabilsem Eiffel'den atlayip intihar ederdim. Aynalarin gostermeyi unuttugu bi halim vardi, yere cakilinca o da kalmayacak, kesin.
Askin en sirret halindeyim su an. Elimi nereye koyacagimi bilmezken sakaklarima seni dayadim. Hayir cildirmadim. Sadece aklini cikarip aklima saplama istegi bendeki.
Tanrim konusmaliyiz!
21 yasim gozlerimden bosaniyor su an. Durmayin devrilin cumleler! Uzerime dusun ulasabilirseniz; zira hic olmadigim kadar dipteyim bugun. Ugradigim hayal kirikligi karsisinda alci gorevi goremeyecek hicbir sey. Aklimda ise gereksiz satirlar:"Aslında hep farkındaydım senin için bir havaalanı olduğumun. İstediğin saatte siktirip gider, istediğin gece/özellikle ben uykudayken/ağzına sıçmak için uykularımın/ inerdin bana sertçe, frensiz, ışıksız, ve gürültülü! Bir merdiven akardı, akardı tüm basamakları ergenliğimin giderken sen... Çoğunluk ağlardım! Dişlerim ağarırdı inan. Bir köpek havlardı, bir kedi miyavlar, bir keçi geviş getirirdi. Tüm şehir siktir olup giderdiniz, tüm binalar, tüm sokak lambaları ve şiirler..."
YOKSUN
Istanbulumsun sen benim.
Cok az biliyorum Istanbul'u, ama seviyorum.
Cok.
Senin gibi.
Hatta Istanbul ayni sen.
Cok hareketli, sapkin gorunuyor.
Ama sessiz, kendi halinde.
Sevgilim derim bazen, bazen Istanbulum derim sana.
Istanbulum sen de sessizsin, Istanbul gibi.
Bazen diyorum "Burda olsa da gecenin bi yarisi evime gelse
Basina gelen sacma sapan bir seyi anlatsa heyecanla."
Istanbul kadar guclu gorunenler vardir hayatta,
Bir birey olacak kadar guclu hissederler kendilerini.
Bir de guclulugu yarim kalmakta bulanlar.
Ben birinci turdenim, sen ikinci.
Aslinda hangisine baksan iyi gibi duruyor.
Iste bu.
Neresinden anlamlandirmaya calissan dunyanin farki var arada aslinda.
Kucuk yanlis anlasilmalarin umutsuzluga yol acmasi bundan iste.
Birini cok seversen "her" seyi yapmis olmasindan dolayi huzursuzluk duyarsin.
"Her"i de "Hep"i de "Hic"i de sen olmak istersin.
Onu bunu birak da, Istanbul'da olsak ya yine,
Beraber.
Ya da su zaman cok cabuk gecse.
Ekim 12, 2011
kilot yok dediler geldik
2 ay memlekette ivana serte yapıstırdıktan sonra angaraya gelmek icin bi bahane buldum.burda hazır bi hatun var zaten ona cakarım dıye dusunurken enıste de gelmeye kalktı benle.la eniste ne isin var amuna goyim ankarada dedikce ille de gelecem ille de gelecem diye tutturdu.basa gelen cekilir dedik geldik beraber angaraya.eniste tabi 80ler ankarasında kalmıs.yok kugulu parka gidelim yok gençlik parkına gidelim yok zafer çarşısına gidelim diye tutturuyor.5 senedir buradayım ilk defa girdim zafer çarşısına. gitmemis varsa da gitmesin hiç bi sikim yok.neyse gezdik gezdik enıste yoruldu tabi.ben de bi şekilde ekmeye çalışıyorum ama beni de bırakmak istemiyor.ille de sakaryaya gidek içek falan diyor(gerçi zafer çarşısı fikrinden çok daha iyiydi).baktım yeni yollar bulamıyorum kaçmak için en klasik numarayı yaptım.telefon çalıyomuş gibi yaptım ve acil(!) görüşmem gereken bi arkadaşım peydah oldu.gözünü seveyim klasiklerin işe yaradı.Neyse aradım hatunu nerde bulşcağımızı falan konustuk.tabi benim malda sex yapma düşüncesi sayesinde bi hareketlenme oldu.önümdeki ensesi kıl dolu kız bile bozamadı konsantremi.ben de yavaştan kurcalamaya başladım.sanki otobusten iner inmez sevişecem. Neyse fişek gibi bi halde hatunun eve vardım.bana kalsa hic muhabbet bile etmeden yapışacam ama mecburen bi 5-10 dk sohbet ettik.sonra hatun yanımdaki bardağa uzanırken yapıştım.bu arada içimde ulan inşallah erken falan boşalmam gibi bi düşünce var.nys hatunun odaya geçtik soyunmaya başladık son iç çamaşıra bi geldim ki ne görsem iyi. Beyaz dantelli kilot.’hay sikiyim.’ Evet o an ağzımdan çıkan laf.bi de ille de yalıcan diyor.hele hele arkasındaki bok lekesini de gördükten sonra benim o yüksek mertebedeki azgınlık biranda her zamanki azgınlığa dönüştü. buradan özellikle genç kadınlara sesleniyorum.giymeyin şunu amına koyim. Sonra ne mi oldu.tabiki seviştik.sadece 45 saniye daha gec boşaldım…
kilotcu kiz
Eylül 28, 2011
Hayatım Ve Ona Girenler
Her şeyi başından anlatmak isterdim. Ama hatırlamıyorum ne yazık ki. Hatırladığım anılar 3 yaşımda başlıyor. Hitler haklıydı yani. Aradaki yılları da pas geçersek o güne gelebiliriz. Salonda oturuyorum, ne yaptığımı hatırlamıyorum. Dışarı bakmak istiyorum bir an, aman tanrım o da ne !? Bir kız geçiyor... LAN ! ARWEN GİBİ LAN ! Çok hoşlanıyorum kendisinden. Ne yapsam ne etsem lan. Gidip direkt konuşamam. Çekinirim, utanırım. NE YAPSAM !? Eceye söyleyeyim en iyisi. Bir halt yapamaz ama lan o. Neyse söyleyeyim...
Bir halt yapamadı. Ne yapsam lan ! Tuğhana söylemem lazım sanırım. En samimi ortak arkadaşımız o çünkü. Söyleyeyim en iyisi... Aha ! düşüneceğini söyledi. Boyu da benden 10 cm uzun en az, yanlış mı yaptım acaba... Düşüneceğini söyledi ama 3 gün oldu, hala karşılaşamadık. Her gün böyle dolanacak mıyım böyle ? zaten dolanıyordum, neyse... Aha orada ! off içim bir garip oldu, ne diyeceğimi, ne hissettiğimi bilmiyorum şu an. Çok heyecanlıyım ama. Konuşamıyorum da, hadi girişi gelişmeyi geç de sonuca gel. Gebericem yoksa meraktan. EVET EVET EVET ! Artık o benim sevgilim. Ne kadar da masum bakıyor lan, o da benim gibi utangaç sanırım.
Çok garip lan, normal arkadaşımla daha çok şey paylaştığımı farkettim. Ama farklı bir şeyler var: elini tutmaya bile utanıyorum şu an. Kurduğum cümlede adı geçince bile bir garip oldum. Fazla konuşmadığımı farketti, gizemli biri olduğumu söyledi bana. Haklı mıydı ki, ondan bir şey saklamıyorum aslında. İstemsiz miydi bu yoksa. değil sanırım, gizemli olamazdım çünkü ben çok sevecen biriydim. Sürekli gülerim. Aklım karıştı... Ben kimim ki ? Neyse siktir et, diablo ve warcraft oynamaya devam.
Yine o park. Bu sefer farklı ama. O artık benimle değil. Annesi öğrenmiş, velet kardeşi günlüğünü karıştırmış. Peh. Benim için ağladığını söyledi. İnanmalı mıyım ? İnansam ne değişecek ki. O artık benimle değil. Üzülmedim, daha değil...
Sonra o geldi, ufak tefek minicik bir kız. Ne kadar da tatlıydı. Geldi mi demiştim ? Pardon gitti olacaktı o. Bu kadar çabuk hem de. Başkasıyla çıktı sonra da hemen. Onun için bıraktı beni sanırım. Neyse artık...
Aa ! merhaba. Ben bir gerizekalıyım, senden de çok hoşlandım. Hayatımı sik diye sana tepsiyle sunuyorum şimdi, daha önce başkalarına da yaptığım gibi. Çünkü ben aptal bir çocuğum. Çabuk güvenirim, ne zaman büyüyeceğim konusunda da bir fikrim yok. Dota oynamakla meşgulüm çünkü.
Ovv. Yine sen, kardeşin kucağında. Resmi bir konuşma ve gülüşme. Eve geçiyorum. Sonra tekrar karşılaşıyoruz. Belli ki otobüs durağında beni bekliyorsun. Niye orada duracaksın ki zaten. Belli ki aramızdaki durum bitmemiş daha. E konuşalım o zaman. Bir şey hissetmiyorum ama sana karşı. Hatta "burada olduğumu belli etmek için atıyorum bu mesajı" mesajına da sinir oldum. Çok sinir oldum hem de. Neyse konuşalım. NEEEEE SEN BEHEMOTH MU DİNLİYORSUN, NASIL DİNLERSİN LAN. SEVMEZSİN Kİ SEN, SEVEMEZSİN. SAYGISIZLIK EDİYORSUN BENİM MÜZİĞİME RESMEN !!! SİKTİR GİT. Evet beyler ve bayanlar. Üstünden geçen yıllara rağmen eskiden ben olan bu gerizekalının kurduğu bu cümleyi asla unutmam, unutamam. Belki de ilk ve son sevgilim olacak kişiyi böylelikle hayatımdan çıkartmış oldum. Aslında şimdi bakıyorum da, en iyisini yaptım belki de. Bilmiyorum. Hala rahatsızlık duyuyorum, çünkü belki de en kötüsünü yaptım. Bilmiyorum, bilemiyorum...
Ahh, yıllar geçmiş. Ve ben artık biraz büyümüşüm. Acı bir kaç tecrübe daha yaşamış, artık tabir yerindeyse yaşlanmışım. Çünkü görmemem gereken, duymamam gereken, söylememem gereken bir sürü şey yaşamışım. İnancım pek yok artık. Ama dur, o kim ? uhuuu, tanrım çok hoşlandım. Ne süper bir hatun lan. Pat diye girdi hayatıma, tabi ben de onunkine. Mutlu muyum ki ? bilmiyorum. Sadece olacakları izlemek istiyorum. Çünkü daha başından fake attı. Görmedim sandı, gördüm. Hep görürüm. Sanırım mutluyuz. Ama faul üstüne faul yapıyor. İstiyorum ya da istemiyorum, duymak istediğim bu dedirtecek bana en son yolun ortasında. Ruhaleti davranışlarına yansıyor, farkında değil. Bir şeyden çekiniyor ya da.
Bilmiyorum, yine bilmiyorum. İzlemeye devam edeyim en iyisi.
İzliyorum, çok garip. Göğsümde ağladı bugün. İlk damlayı gördüğümde benim için ağlamıyorsun değil mi dedim içimden. Ama davranışlarımı değiştirmedim tabi. Göz yaşını sildim, kahveyi devirdim sonra. Üzülme dedim, benim için üzülme dediğimi sandı. Üzülme demiştim ama ben sadece. Benim için dökülmedi o göz yaşları, biliyordum içten içe. Çaktırmadım, çaktırmam zaten... (1 gün sonra) Ve şimdi yanından gidiyorum, neler olacağını hep beraber göreceğiz. Büyük ihtimalle bir hafta sonra ayrılırız. Çünkü:
Passion burns like fire carried by the wind
the end of a time, a time to begin.
Bunu ileri görüş testi olarak yayınlıyorum.
Facebookta paylaştığım bu iletiye dayanıyorum. Biliyorum, hissediyorum. Yapamayacaksın, başaramayacaksın. Ama hala sadece izliyorum, merak ediyorum. İlişkimi psikolojik gözleme alet etmişim gibi hissediyorum. Değil ama, bu ilişkiyi akıl oyunları mantığına baştan sen çevirdin. Böyle olsun istemezdim, ama sen yaptın bunu. İzlemeye devam o zaman...
Eve geliyorum, sevgilim diye gelen mesaj beni mutlu ediyor. Başaracak mı lan acaba diyorum kendime. Devam etmesini istediğim bir ilişki çünkü. Ayrılmak istemiyorum, ama ayrılmak konusunda çekincem yok. Ve o akşam ayrılıyoruz. Başaramıyor. Yapamıyor, yeterince güçlü değil çünkü. Tişörtünü napsam diye düşünüyorum. Saklayayım lan en iyisi diyorum, o da benim tişörtümü saklar mı acaba diyorum. Sonra yatağıma yatıp bu yazıda geçen ve geçmeyen bütün ilişkilerimi gözden geçirip uyuyorum. Ve yazıyı bitiriyorum.
Bir halt yapamadı. Ne yapsam lan ! Tuğhana söylemem lazım sanırım. En samimi ortak arkadaşımız o çünkü. Söyleyeyim en iyisi... Aha ! düşüneceğini söyledi. Boyu da benden 10 cm uzun en az, yanlış mı yaptım acaba... Düşüneceğini söyledi ama 3 gün oldu, hala karşılaşamadık. Her gün böyle dolanacak mıyım böyle ? zaten dolanıyordum, neyse... Aha orada ! off içim bir garip oldu, ne diyeceğimi, ne hissettiğimi bilmiyorum şu an. Çok heyecanlıyım ama. Konuşamıyorum da, hadi girişi gelişmeyi geç de sonuca gel. Gebericem yoksa meraktan. EVET EVET EVET ! Artık o benim sevgilim. Ne kadar da masum bakıyor lan, o da benim gibi utangaç sanırım.
Çok garip lan, normal arkadaşımla daha çok şey paylaştığımı farkettim. Ama farklı bir şeyler var: elini tutmaya bile utanıyorum şu an. Kurduğum cümlede adı geçince bile bir garip oldum. Fazla konuşmadığımı farketti, gizemli biri olduğumu söyledi bana. Haklı mıydı ki, ondan bir şey saklamıyorum aslında. İstemsiz miydi bu yoksa. değil sanırım, gizemli olamazdım çünkü ben çok sevecen biriydim. Sürekli gülerim. Aklım karıştı... Ben kimim ki ? Neyse siktir et, diablo ve warcraft oynamaya devam.
Yine o park. Bu sefer farklı ama. O artık benimle değil. Annesi öğrenmiş, velet kardeşi günlüğünü karıştırmış. Peh. Benim için ağladığını söyledi. İnanmalı mıyım ? İnansam ne değişecek ki. O artık benimle değil. Üzülmedim, daha değil...
Sonra o geldi, ufak tefek minicik bir kız. Ne kadar da tatlıydı. Geldi mi demiştim ? Pardon gitti olacaktı o. Bu kadar çabuk hem de. Başkasıyla çıktı sonra da hemen. Onun için bıraktı beni sanırım. Neyse artık...
Aa ! merhaba. Ben bir gerizekalıyım, senden de çok hoşlandım. Hayatımı sik diye sana tepsiyle sunuyorum şimdi, daha önce başkalarına da yaptığım gibi. Çünkü ben aptal bir çocuğum. Çabuk güvenirim, ne zaman büyüyeceğim konusunda da bir fikrim yok. Dota oynamakla meşgulüm çünkü.
Ovv. Yine sen, kardeşin kucağında. Resmi bir konuşma ve gülüşme. Eve geçiyorum. Sonra tekrar karşılaşıyoruz. Belli ki otobüs durağında beni bekliyorsun. Niye orada duracaksın ki zaten. Belli ki aramızdaki durum bitmemiş daha. E konuşalım o zaman. Bir şey hissetmiyorum ama sana karşı. Hatta "burada olduğumu belli etmek için atıyorum bu mesajı" mesajına da sinir oldum. Çok sinir oldum hem de. Neyse konuşalım. NEEEEE SEN BEHEMOTH MU DİNLİYORSUN, NASIL DİNLERSİN LAN. SEVMEZSİN Kİ SEN, SEVEMEZSİN. SAYGISIZLIK EDİYORSUN BENİM MÜZİĞİME RESMEN !!! SİKTİR GİT. Evet beyler ve bayanlar. Üstünden geçen yıllara rağmen eskiden ben olan bu gerizekalının kurduğu bu cümleyi asla unutmam, unutamam. Belki de ilk ve son sevgilim olacak kişiyi böylelikle hayatımdan çıkartmış oldum. Aslında şimdi bakıyorum da, en iyisini yaptım belki de. Bilmiyorum. Hala rahatsızlık duyuyorum, çünkü belki de en kötüsünü yaptım. Bilmiyorum, bilemiyorum...
Ahh, yıllar geçmiş. Ve ben artık biraz büyümüşüm. Acı bir kaç tecrübe daha yaşamış, artık tabir yerindeyse yaşlanmışım. Çünkü görmemem gereken, duymamam gereken, söylememem gereken bir sürü şey yaşamışım. İnancım pek yok artık. Ama dur, o kim ? uhuuu, tanrım çok hoşlandım. Ne süper bir hatun lan. Pat diye girdi hayatıma, tabi ben de onunkine. Mutlu muyum ki ? bilmiyorum. Sadece olacakları izlemek istiyorum. Çünkü daha başından fake attı. Görmedim sandı, gördüm. Hep görürüm. Sanırım mutluyuz. Ama faul üstüne faul yapıyor. İstiyorum ya da istemiyorum, duymak istediğim bu dedirtecek bana en son yolun ortasında. Ruhaleti davranışlarına yansıyor, farkında değil. Bir şeyden çekiniyor ya da.
Bilmiyorum, yine bilmiyorum. İzlemeye devam edeyim en iyisi.
İzliyorum, çok garip. Göğsümde ağladı bugün. İlk damlayı gördüğümde benim için ağlamıyorsun değil mi dedim içimden. Ama davranışlarımı değiştirmedim tabi. Göz yaşını sildim, kahveyi devirdim sonra. Üzülme dedim, benim için üzülme dediğimi sandı. Üzülme demiştim ama ben sadece. Benim için dökülmedi o göz yaşları, biliyordum içten içe. Çaktırmadım, çaktırmam zaten... (1 gün sonra) Ve şimdi yanından gidiyorum, neler olacağını hep beraber göreceğiz. Büyük ihtimalle bir hafta sonra ayrılırız. Çünkü:
Passion burns like fire carried by the wind
the end of a time, a time to begin.
Bunu ileri görüş testi olarak yayınlıyorum.
Facebookta paylaştığım bu iletiye dayanıyorum. Biliyorum, hissediyorum. Yapamayacaksın, başaramayacaksın. Ama hala sadece izliyorum, merak ediyorum. İlişkimi psikolojik gözleme alet etmişim gibi hissediyorum. Değil ama, bu ilişkiyi akıl oyunları mantığına baştan sen çevirdin. Böyle olsun istemezdim, ama sen yaptın bunu. İzlemeye devam o zaman...
Eve geliyorum, sevgilim diye gelen mesaj beni mutlu ediyor. Başaracak mı lan acaba diyorum kendime. Devam etmesini istediğim bir ilişki çünkü. Ayrılmak istemiyorum, ama ayrılmak konusunda çekincem yok. Ve o akşam ayrılıyoruz. Başaramıyor. Yapamıyor, yeterince güçlü değil çünkü. Tişörtünü napsam diye düşünüyorum. Saklayayım lan en iyisi diyorum, o da benim tişörtümü saklar mı acaba diyorum. Sonra yatağıma yatıp bu yazıda geçen ve geçmeyen bütün ilişkilerimi gözden geçirip uyuyorum. Ve yazıyı bitiriyorum.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)