“Abstract: O ince koridorda, sağımızdan Oğuz Yılmaz, solumuzdan Ümit Besen şarkılarını duyarak, anlamsız tezgahların ve bakkalların arasından ilerliyorduk. Kimse kimseyle göz göze gelmiyordu, herkes kollarını kanat şeklinde açmış, dünyanın en zor işinin üstesinden gelecekmiş gibi yürüyordu. Koridorun başında, mavi levhada, sabah 10’dan akşam 10’a kadar açık olduğu yazıyordu. İçeriye, kameralı cep telefonları ve sigara ve muadili rüşvet vermeyi akıl edemeyen 18 yaşını aşmamış ama libidosu sağlam olan kardeşler alınmıyordu.
Öğrenim kredisi, devletin bana tahsis ettiği kerhane parasıydı ve ben ayın 7’lerini nasıl iple çekiyordum bilemezsiniz.
Buraya gelip, önce turnikeden yukarıya doğru çıkan yol kısmındaki komisyon odalarına, sonra sağ yukarı kısımdakilere, sonra da hemen girişin sağ tarafındaki odalara bakıyordum. İşleyiş bu şekildeydi. İşin güzelliği bu bakma anlarındaydı, burası kur kısmı, flört kısmıydı. Kerhane ziyaretinin olmazsa olmazıydı.
Tahminim o ki, bu bakınma sürecini işletenlerden, ellerine cebe sokup, sürtünme sureti ile boşalan yetenekli abiler vardı. O abiler, dünyanın en güzel insanlarıydı ve öğrenim kredileri yoktu.
Buradaki kadınların bir kısmıyla yatmıştım halihazırda, gözüme şimdiye kadar ilişmemiş olanlara bakıyordum, yenilik güzeldir arkadaşlar, siz de bakın. Vitrinin karşısında durup, yorum yapan abilere kulak misafiri olmaya çalışıyordum, “geçen sefer buna 20 milyon verdim, boşa gitti” denilenlere ben de girmiyordum, “yahu arkadaş bu kadın gibi yok burada”yı duyunca içeriye dalıyordum, yorum yapan abilere sonsuz güveniyordum, çünkü onlar, buradaki kadınların kalçalarındaki doğum izlerine kadar, her şeyini ama her şeyini biliyordu.
Bir keresinde, kerhane girişinin heme sağında kalan iki katlı olan kısmın, ikinci katından, “parkalı bir bakar mısın?” sözünü işittim, parkalı bendim, gayri ihtiyari döndüm, sarışın, yaşlıca bir kadındı, benden en az 25 yaş büyüktü, “Bir gel, bir şey diyecem sonra devam et” dedi, çağrısına icap ettim. Adının Demet olduğunu az sonra öğreneceğim hayat kadını, iyice dibime girip, “10 milyona seni çok mutlu ederim, sakso da çekerim güzelce” dedi, hem ilginç hem de ucuzdu, fantezi dünyasına hoşgeldindi, kapıdan içeri girdim, oradan da odasına. Sonrası şöyle: arksnı dnp bna srtnrk dns etti, üzrmi çkrtı, altmi ağzn aldı, ilgnç dl hrktleri ypti, böyl bir grpti, prztvi tktı, snr işt blrsnz arkdşlar, çocuklar okuyor, ulu orta anlattırmayın bana...
Çıktım kapıdan, isminin Demet olduğunu az önce öğrendiğim yaşlıca kadın, kerhanenin mekanik olarak sevişmeyen tek kadını, ben calculus finalinden çıkıp gelen tek öğrencisi, bentderesi’ne lapa lapa yağan kar son zamanların en erotik karıydı. Abiler ve amcalar, beyazlar içinde, vitrinlerden kadınlara bakıyordu.
Sonra kerhaneye çok defa, Demet’e hiç gitmedim.
Aradan çok zaman geçti, Ankara kerhanesi önce yarıya indi, sonra yıkıldı. Vitrinden bakan abiler, şimdi nelerle meşguller, hayat kadınları nereye gitti, Demet ne yapıyor, bilmiyorum. Ve ben o zamandan beri, hala, bilgisayara porno indirmeden önce, sitelerin mature kısmına mutlaka bakıyorum.
657
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder