Milyonlarca yıldır süre gelen, süre gelmekle de kalmayıp bir nevi sürükleyip getiren bir olgu olsa gerek insan ilişkileri. İnsanlar ilk ne zaman ayrıştı da sonradan ilişki kurma gereksinimi duydu ? Güzel soru bence. Neyse konumuz o değil. Bugün insan ilişkilerinin parametlerinden ve parametre bozukluklarından bahsetmeyi planlıyorum.İnsan ilişkilerinin cereyanı bulunduğunuz çevrenin sosyo kültürel durumuyla, aldığınız eğitim ve kültür seviyesine göre değişkenlik göstermektedir. Peki neden böyle yapmaktadır ? Çünkü insan ilişkileri bir nebze yavşaktır ve nabza göre şerbet vermektedir. Peki bunu yaparken haklı mıdır ? Cevapsa gayet açık olmakla birlikte bir hayli bulanıktır. Bence haklıdır ama. Sebeplerini örneklerle açıklayabilirim:
Yer: güven park, olay: minibüs sırası.Olay cereyan etmeden önce birkaç şey daha belirteyim. Bildiğiniz üzere iş çıkış saatlerinde güven parkta bir kuyruk oluşur ki, zannedersin ejderha kuyruğu. Kıvrıl kıvrıl kıvrıl. Başı var sonu yok. Neyyse, ben bu kuyrukları otobüsler için sanıyordum. Sonuçta otobüs daha seyrek hareket ediyor minibüse göre. Dikmene gitmek için minibüse bindim, geçtim arkaya oturdum. Sosyal demokrat görünüşlü bir ablamız(!) beyfendi siz sırada değildiniz niye oturdunuz dedi. İrkildim olduğum yerde, ben nizama dikkat eden bir insanımdır çünkü genellikle. Pardon hanfendi bilmiyordum özür dilerim dedim, kalktım yerimden. Kadın konuşmaya devam ediyor bu esnada... Hep böyle yapıyorsunuz yok öyle yok şöyle falan... Dedim ki hanfendi kusura bakmayın ben buralı değilim, bilmiyordum. Ve gördüğünüz üzere çıkıyorum. O esnada 50 küsürlü yaşlarla bir amca ! yav bu gençler hep böyle yapıyor demez mi, şarteller attı bende. Işık hızıyla elimi arka cebime attım, VE ! üniversite kimlik kartımı çıkartım adamın yüzüne tuttum. Dedim ne yazıyor burada oku oku, buralı değilim dediysem değilim. Bu esnada bir de gözüm kaydı ki ne göreyim, minibüs şöförü bana bakıyor. Atladım araçtan ve bir saat daha uğramadım güven parka.
Yer: hisarüstü, olay: benim gerizekalılığım.Bir sevgilim vardı, boğaziçinde okuyordu kendisi. Sevmiştim kendi zamanlıca. Terketmesi de fena koymuştu açıkçası. Onu da açıklayayım. Kendisi bana: Beni bırakıp gideceksin değil mi ? demiş, sonra yatakta sağa yatmıştı. Unutmam o kareyi. Aslında bırakıp gidecektim. Ama o hareket içimde bir şeyleri kıpraştırmıştı. Oha lan demiştim, ben nasıl yaparım bu kıza bunu. Onu sevdiğim an da, o ana tekamül eder açıkçası. Beni terkederken bile aklıma o kare gelmişti yani o derece. Neyse, konudan sapmayayım daha fazla. Hayatımda sadece bir kere komik olmaya kasmıştım, o da bu olayın çevresindeki zaman dilimine denk geliyor. Espri yapmaya kastım kastım kastım, yok. Tık yok. Dedim ne oldu can ? ayrılmazdın, bir an yanımdan. Ne oldu can ? Üstüne üstlük bir de şiveyle sevimlilik yapmaya çalıştığımda resmen tüyü dikmiştim. Hani şiveyi de yapamamıştım ! resmen barzo diksiyonuna çevirmiştim. (Lafı balla kesiyorum, ben olsam ben de beni terkederdim bu olaylardan sonra) İşte insan ilişkilerindeki parametre bozukluğu bu noktada devreye giriyor. Kendisi buz gibi bir hatundu, aristokrat tripleri felan. Bense sıcak kanlı anadolu insanı bakış açısıyla iletişim kurmaya çalışmıştım. Peki niye ? O olaydan dolayı. Fazlasıyla ısınmıştım çünkü. Bu da benim gibi(samimi olmadığı ortamlarda) katı, az konuşan, asosyal takılmaya özen gösteren bir insanın erimesi anına denk gelmektedir. E sonucu da iletişim bozukluğu olarak alındı.
Bu iki örnek parametre bozukluğunu açıklamak için yeterli örnek sanırım. Bir insanla anlaşmak için parametlereleri tutturmalısınız. biriniz t den türev alırken ötekiniz k dan türev alırsa, olmaz o iş. Tutmaz o denklem. Parametre denkleştiricisi olan empatinin ülkemizdeki durumunu ise bir önceki yazıda belirtmiştim. Tekrar girmek istemiyorum o yüzden o konuya, o yüzden burada kesiyorum. http://www.youtube.com/watch?v=K0IZ726l-TA yazı boyu bana eşlik eden bu arkaşa da başarılar diliyorum
Spiritualerening
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder