Bir tarafta prezecinin yazarlar takımı, bir tarafta miniktosbanın yönetmenler takımı. Maçın muhtemel ilkonbirlerini, tüm oyuncuların son durumlarını, maçın öncesi ve sonrası röportajlarını ve maçın perde arkasını "Cillicort takımı" farkıyla takip edeceksiniz. Öncelikle muhtemel onbirler:
PREZECİNİN TAKIMI MİNİKTOSBANIN TAKIMI
![]() |
2 takımın yedek kulübesi şu şekilde oluştu:
Miniktosbanın takımı: Prezecinin takımı:
12.Micos Jansco 12.Salman Rushdie
13.Sergey Eisenstain 13.Italo Svevo
14.Hector Babanco 14.Oğuz Atay
15.Ethan Coen 15. Arthur Miller
16.Joel Coen 16. Marcel Proust
17.Federico Fellini 17.Gabriel Garcia Marquez
18.Dugar Kari 18. Jean Genet
Öncelikle miniktosbanın ekibindeki oyuncuları mevkileri ve özellikleri itibariyle tanıyalım:
Bergman:tecrübesi ve soğukkanlılığıyla takıma ağabeylik yapıyor.2. kaptan. yan toplarda zafiyeti olmasına rağmen, cepheden gelen şutlarda çok etkili
Manoel de oliveira: 101 yaşına gelen oyuncu, yasının verdiği tecrübeyle defans hattını toparlıyor.biraz ağır kalmasına rağmen topu oyuna sokuşu oyuncuya artı kazandırıyor.
lars von trier: takımın en çok kart gören oyuncusu. hırçın ve bir o kadar takım sevgisiyle dolu. tekmeye kafa sokar, yerden iyidir, adam geçer top geçmez. sertlıkle ilgili sorunları var. seneye hollywooda transferi söz konusu.
ghobadi: gobadi, çok ucuza alınıp çok faydalı olan oyunculardan. atağa çok cıkmıyor ve orta yapamıyor ama mücadeleci oyun tarzı en onemli özelliği:
bertolocci: sağ bek olmasa 10 numaralı pozisyonda olabilirdi. takımı atağa çıkaran oyuncu, ters kademesi de cok iyi. eşcinsel olması zaman zaman taciz edilmesine sebep oluyor:
herzog: herzog top tekniği kötü, 2 metre ileriye pas veremeyen bir oyuncu olarak bilinir. mucadeleci tavrı, orta sahada top kapma isteği ve fizik avantajı bu takımda olmasının en buyuk sebebi.
lars von trier: takımın en çok kart gören oyuncusu. hırçın ve bir o kadar takım sevgisiyle dolu. tekmeye kafa sokar, yerden iyidir, adam geçer top geçmez. sertlıkle ilgili sorunları var. seneye hollywooda transferi söz konusu.
ghobadi: gobadi, çok ucuza alınıp çok faydalı olan oyunculardan. atağa çok cıkmıyor ve orta yapamıyor ama mücadeleci oyun tarzı en onemli özelliği:
bertolocci: sağ bek olmasa 10 numaralı pozisyonda olabilirdi. takımı atağa çıkaran oyuncu, ters kademesi de cok iyi. eşcinsel olması zaman zaman taciz edilmesine sebep oluyor:
herzog: herzog top tekniği kötü, 2 metre ileriye pas veremeyen bir oyuncu olarak bilinir. mucadeleci tavrı, orta sahada top kapma isteği ve fizik avantajı bu takımda olmasının en buyuk sebebi.
antonioni: takımın beyni. yaratıcı oyun tarzı, uzaktan isbatli şutları, oyuun her iki yanını oynayabılmesı onu takımın yıldızı yapıyor. herzaman istekli ve performansı hiç düşmüyor.
kairusmaki: basit oyunu seven finlandiyalının ofasnıf oyunu kadar defansıf katkılarıda takım için büyuk avataj. zaman zaman orta sahanın ortasında da gorev alıyor. bu gunun kılıt oyuncularından biri:
kostas gavras: sol çizgide inanılmaz etkılı. çok hızlı ve adam eksiltme yeteneğine sahip. sağ ayanı kullanamamsı ve orta yapmaktaki problemleri olmasa cannes karmasında olabilir.
jean-luc godard: takımın delisi. taraftarın sevgilisi. ne zaman ne yapacağı belli olmayan godard, kuşkusuz bu gün bizi çok eğlendirecek.
tarantino:gol yollarında fazlaca etkılı. yan toplarda mutlaka kafasını uzatıyor,son vuruşları çok keskin. en onemlı sorunu hız. çok sık ofsayta dusuyor.
Yedekler
kostas gavras: sol çizgide inanılmaz etkılı. çok hızlı ve adam eksiltme yeteneğine sahip. sağ ayanı kullanamamsı ve orta yapmaktaki problemleri olmasa cannes karmasında olabilir.
jean-luc godard: takımın delisi. taraftarın sevgilisi. ne zaman ne yapacağı belli olmayan godard, kuşkusuz bu gün bizi çok eğlendirecek.
tarantino:gol yollarında fazlaca etkılı. yan toplarda mutlaka kafasını uzatıyor,son vuruşları çok keskin. en onemlı sorunu hız. çok sık ofsayta dusuyor.
Yedekler
jansco: yılların tecrubesi. macarıstanın efsa oldugu zamanlardan kalma. forma şansı beklıyor:
eisenstain: kulubeye mahkum olan yaşlı kurt, bırı sakatlansa da oyuna girsem a.q dıyor. yönetımle sorunları var:
babenco: babenco zaten efsane.
j. cohen-e. cohen: ıkısıde aynı ozellıklere sahıler. tek sorun ıkısı aynı anda sahada olmazlarsa oynamak ıstememelri.oyuncu değişikliklerinde sorun cıkarıyor bu durum. cohen kardeşler iyi kardeşler:
fellini: efsane. yaşlanmasının ardında yedek kulubesınde emeklılığıne hazırlanıyor. oyun kıtlediği anda 2 pasla işi bitiriyor. çok sigara içtiği için 10 dk da kesılıyor. ama o 10 dk da sahanın ortasına sirkini kuruyor.
kari: genç yetenek kari, gelecekte bu takımın yıldızı olmaya en buyuk aday. hızlı, son vuruşları ıyı, oyunu okuyabılıyor. mental olarak gelişmesi lazım.
eisenstain: kulubeye mahkum olan yaşlı kurt, bırı sakatlansa da oyuna girsem a.q dıyor. yönetımle sorunları var:
babenco: babenco zaten efsane.
j. cohen-e. cohen: ıkısıde aynı ozellıklere sahıler. tek sorun ıkısı aynı anda sahada olmazlarsa oynamak ıstememelri.oyuncu değişikliklerinde sorun cıkarıyor bu durum. cohen kardeşler iyi kardeşler:
fellini: efsane. yaşlanmasının ardında yedek kulubesınde emeklılığıne hazırlanıyor. oyun kıtlediği anda 2 pasla işi bitiriyor. çok sigara içtiği için 10 dk da kesılıyor. ama o 10 dk da sahanın ortasına sirkini kuruyor.
kari: genç yetenek kari, gelecekte bu takımın yıldızı olmaya en buyuk aday. hızlı, son vuruşları ıyı, oyunu okuyabılıyor. mental olarak gelişmesi lazım.
Şimdi de prezecinin takımına bir göz gezdirelim.
Hemingway: Kalecilik hata kabul etmez. Hemingway de hata yapmayan risksiz oyunu ve düzenli özel yaşamıyla, kulüp tarafından bukowski, palahniuk ve genet'e örnek gösteriliyor. Yılların eldiveni.
Bukowski: Futbol tarihinin en çok ceza alan oyuncusu. Son maçta rakip forvetin taşaklarını patlattı. Geçen sene maçın uzatma anlarında kavga ettiği rakip oyuncuya sikini gösterip sallayınca 12 maç ceza aldı.
Palahniuk: O da Bukowski gibi aynı yolun yolcusu. Prezecinin takımı tek kale oynayınca Bukowskiye sigara sarıyorlar. Güçlü ve yılmaz fizik yapısı rakiplerin başına bela. Gerektiğinde Fight Club figürlerini sunmaktan çekinmiyor.
Pavese: Asıl mevkisi sağ açık olmasına rağmen hücum sırasında pas atılmadığı zaman melankolik tavırlara büründüğü için hocası onu sağ beke çekti. Her şeye rağmen ilk on birin gediklisi ancak hücuma çıkması yasak. Geçen sene Pavese'nin tüm ısrarlarına rağmen kulübü onu köyünün takımı olan Sicilianazionaleye göndermedi.
Saramago:Defansı zaman zaman aksatsa da bir sol beke marjinal hatta ütopik oyun tarzı onu uzun yıllar daha takımda tutacak.
Gorki: Taraftarla yıldızı bir türlü barışmadı. 21 yıllık futbol hayatında solcu olduğu içi topa hiç sağ ayağıyla vurmadı. Kaba oyun tarzı, yaratacılığının düşüklüğü yüzünden ona çapa olarak ön liberoda görev veriliyor.
Dostoyevski: takımın belkemiği. Herşey onun üzerinden yürüyor. Müthiş bir tekniğe, yaratıcılığa ve asist yeteneğine sahip. Takımın duran topları da ona emanet. Takımın 10 numarası Kundera, " futbol hakkında ne öğrendiysem ondan öğrendim" diyor.
Kafka: Çok yetenekli olsa da dalgınlığı göze çarpıyor, varoluşsal problemleri yüzünden zaman zaman maç içerisinde dalıp gidebiliyor.
Camus: Sarı fırtına. Diyecek hiçbir şey yok çok yetenekli, takıma Sartre ile beraber katılmıştı.İkisi çok iyi anlaşıyorlar. Solun vazgeçilmez favorisi.
Kundera: Tam bir süperstar. Çok genç, çok yetenekli, son vuruşlarda etkili. ayrıca yakışıklı da, memlekette sikmediği karı bırakmadı. Geçen sene Rusyadan gelen astronomik teklifi elinin tersiyle itti.
Sartre: Dünya tarihinin en büyük golcülerinden. Kısa boyuna rağmen hava toplarında etkili, keskin bir son vuruşu var. Tek problemi hakemlerle atışması. O tartışıyor sarı kart görüyor, sonra Bukowski olayı abartıp hakemin şortunu indiriyor.
Yedekler
Rushdie: Tecrübeli bir file bekçisi. Hemingway'in Bukowski'yle ettiği kavgalara dayanamayıp ayrılacağı söyleniyor. O zaman kale ona emanet olacak.
Svevo: Gelecek vaat eden İtalyan stoper, ama Palahniuk'un tehditleri yüzünden takımdan ayrılmak istiyor.
Oğuz Atay: Müthiş bir oyun zekası var, çok yetenekli ama kafası bulanık, alkol problemleri var.
Arthur Miller: Yengeçspordaki başarılı performansı üzerine takıma katıldı, ama Dostoyevskiyi kesmesi neredeyse imkansız.
Proust: Rüzgar gibi bir hızı var, çok yetenekli, sağ ayağını raket gibi kullanıyor. Ama o da takım üzerindeki bohem havadan etkilenmiş gibi. Antremanlara, kamplara hatta zaman zaman maçlara gelmek yerine evde oturuyor.
Marquez: Takımın uçuk latin amerikalısı. Bir zamanların brezilyalı denilsonunu hatırlatıyor. Yaptığı artistik hareketlerle taraftarın sevgilisi ancak forvet ve forvet arkası oynamasına rağmen futbol hayatında hiç gol atmadı.
Genet: Sartre'ın ısrarları doğrultusunda takıma kazandırıldı. Bukowski ve Palahniukla okadar yakın ki 2 kişilik odada 3 kişi kalıyorlar. birisi yer yatağı atıyormuş. Yetenekli ama bir o kadar da hırçın bir forvet.
Maç öncesi bildireceklerimiz şimdilik bu kadar, yarın maçın öncesi sonrası ve perde arkasıyla karşınızda olacağız.
Yazarlar: prezeci, miniktosba

Çok sağlam bir düşünce. Merakla devamını bekliyor olacağım.
YanıtlaSil