gece. ev arkadasım kapımı çalıp içeri girdi."yarın kardeşim gelecek" dedi. tedirgindi, şaşırdım."senın ıcın sorun olur mu ?" dedi. bundn önce hiç sorun olmamıştı, neden boyle dusundu diye dusundum.gece geç saatlerde yatmıştım, öğlene doğru uyandım. salonda sarışın, sıska bir cocuk vardı. on yedı on sekiz yaşlarında. burger king'den çaldığımız kultablasının uzerınde LM marka sigarası yanıyordu. selamlaştık. okula yetişmem gerekıyordu, hemen cıktım evden. akşam geldiğimde ev kalabalıktı. beş altı kişilik testesteron grubu. bol çay ve sigara.herzamanki arkadaslarla sıradan konulardan konusuyorduk; kürt sorunu, ermeni sorunu, bulaşık sorunu, tuvaleti kim boklu bırakıyor sorunu.gece ılerledıkce konu kadınlardan açılmaya başladı. arkadasımın kardeşi hiç konusmuyordu. konulardan uzak oldugu ıcın bunu doğal karşılamıştım. hayatımıza giren girmeyen butun kadınları konusuyorduk. zaten pek kadın girmezdi hayatımıza.kucuk maceralarımız anlatıyorduk, en cok da yemeği burnuyla yıyen arkadasımız konusyordu.içimizden biri aşıktı. anlatmaya başladı.koltuk altında buyuk bır ter lekesı vardı, sigaranın flitresini yarısına kadar ağzına sokuyor, sonra iğrenç bir sesle gerı cıkarıyordu. aşık adam görmekten cok hoşlanmıyordum, hepsininrahatsız eden hareketleri oluyordu.o saate kadar hiç konusmayan arkadasımın kardeşi bırden konuşmaya başladı;
-zayıfsınız?
şaşırmıştık.daha cok kucuktu.
- bu sorunu cozebılırsınız.
-nasıl?
-sabun?
arkadasım kardesını hemen susturdu.apartopar dışarı cıktılar. ne oldugunu anlamamıştık. gece gelmedıler. sabah arkadasım kardesını eve yolladıgını soyledı.sınav zamanı oldugu ıcın bu konunun uzerınde durmadım. başka sorunlarım vardı.birkaç gun sonra arkadasıma sabun ne? dedim. konusmak ıstemedı. ısrarettım, genelde ısrarederım.dayanamadı, anlatmaya başladı.
"kardeşim doğduğunda babam çok meşgulmuş, ona ısım koymayı unutmuş annemde adı konmadan daha güzel olur demiş, zaten hala babamla ilişkılerının adını koyamadığını soyler. bende çok kucugum zaten. nufus cuzdanı alırken memurda sormamış sadece soyadı yazıyor kımlıgınde. babam canın nasıl isterse oyle seslenıyor, ben yakup demeyı sevıyorum, kuşumun adıydı. annemın tercıhlerı dızılere gore değişiyor. en son behlül diyordu.
çok mutlu bır cocuktu, cok neseli, geveze,konuskan. eş anlamlı sozcuklerı yanyana kullanıyorum kı bu duyguları ne kadar yogun yasadıgını anla.kadınlara karşı cok ılgılıydı. buyuk memeli, kucuk memeli, dık memeli, etekli, öğretmenli, hemşireli kadınlara. butun kadınlara. zaten bu bızım ailede genetıktır, babamda boyleymıs.sonra bızım yakup okula gıtmeye basladı.ortaokula kadar cok ıyıydı. kerat tablosunu8lere kadar bılıyor, beden eğitiminde herkes futbol oynarken bu takla açıyordu. ortaokula gecınce bırseyler olmaya basladı. bır gun anıden sustu.hiç konusmadı, çok az konustu.cok az. kaygılanmaya baslamıstık, kardesım değişiyordu. nedenını merak ettık. annem hafızasını kurcaladı.3 gun once, yanı kardesımın sustugu gun garip şeyler omuştu. kardeşim annemden banyo yapmak için temiz havlu istemiş. banyodan sonrada hiç konusmamış. hala sessız. merak edıp sordum;
-neden yakup?
-kayıyor abi.
anladım. kardesımergen olmuştu. çocukkende kayan şeylere ilgiliydi. kayan yıldızlara, dormanın dılın uzerınde kaymasına, buz patenıne, hayvanların bırbırlerı uzerınde kaymasına, kaydırağa, kaymağa katta kaymakama bile. elinden sabun duşmez oldu. gunde 3 sefer banyo yapıyordu. yenı havlu yenı suskunluk yine havlu yine suskunluk. annem sabunları yedıgını dusunuyordu. cunku ergen bır cocuk bıle bu kadar sabun tuketemez. banyodan arta kalan zamanlarında kıtap okuyordu, favori yazarı schopenhauer, favori kitabı aşka ve kadınlara dair'di. babam doktora goturmek ıstedi. yakup karşı koymadı. gittiler doktora.terapiden sonra doktor babamı çağırdı. kardeşimin hiçbirşeyının olmadığını, aslan gibi çocuk oldugunu soylemiş. anlamıştık, kardeşim doktoru da ikna etmişti. ona iki kalıp dalan beyaz sabun hediye etmiş, ve kardeşim neden boyle darandığını anlattıkça doktor kardesıme hayran kalmış. sonra yine öğrendikbki doktor da kardesım gıbı olmus, günde en az üç kere banyo yapıyormuş. eşinden ayrılmış. gençleşmiş. hiçbir kadına ayrıcalık tanımıyor hatta onlardan nefret ediyormuş. neyse konu doktor değil,
kendince bir felsefe geliştirmiş, kadınlara karşı elinde sabunuyla meydan okuyor gibi. sessiz olmasının sebebını sormadım ama hayal kurdugunu dusnuyorum. kadınları dusunuyordu, mutlak kadınları. hayal ve gerçeği birbirine karıştırmıyor, hayali sevıyor gercekten nefretedıyordu.benide kendine benzetmeye basladı. onun gıbı oluyodum sanki. babam durumumu farketti, öss'den sonra benı ankaraya yolladı, paralı okuyorum biliyosun. evede cok sık gelmememi, kardesim duzelene kadar ondan uzak durmamı ıstıyordu. bence kardesım hasta değil, hatta hepımızden daha sağlıklı ve bilinçli. ne oldugunu biliyor.
daha bir suru şey basımıza geldi en son..."
tam anlatıyordu ki, kapı çaldı. ev sahibimiz gelmişti. iki aylık kıra bırıkmış. bıraz tartıstık.baslarına neler geldiğini merakedıyordum ama hemen anlatması ıcın ısrar etmedım. tadını cıkara cıkara dinleyecektım...
yazar: miniktosba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder